Zamanı Kullanmak-Kim Hangi İşi Yapacak?
01/27/2011 Yorum bırakın
Kobi reklam ajanslarının bir çoğu önce çizgi altı olarak tanımlanan işleri üreterek çalışmaya başlar. Broşürler, kataloglar, poster-afişler ve benzeri basılı materyaller… Bu işlerin 2 boyutu vardır, tasarım ve uygulama/uyarlama. İşin tasarım kısmı daha çok grafik tasarımcı veya sanat yönetmenleri tarafından yapılırken, tasarlanan işin uygulanması ve iş onaylandıysa orijinal çalışması uygulamacı grafikerler veya mac operatörleri tarafından yapılır.
En azından işlerin böyle yapılması öngörülür. Ancak kazın ayağı öyle değildir. Kısıtlı olan ajans bütçesi kısıtlı insan istihdamı demektir. Çoğunlukla ajans ilk kurulduğunda ekibe kurucu olarak dahil olan bir tasarımcı bulunur. Tasarımcı ajansın bütün yükünü sırtlar, iş ayırt etmeksizin her şeyi yapmaya çalışır. Ancak bu noktada masrafa girip uygulamacı grafikeri bünyeye dahil edemeyen ajans bir şeyi gözden kaçırır. Bir kişi ile sınırlı olan üretim hızı ve miktarı, esas becerisi uygulama olmayan bir kişi ile işleri kotarmaya çalışınca iyice yerlere serilir. Ayrıca hepimiz biliyoruz ki “tasarımcı” olarak çalışanların saatlik maliyetleri “uygulamacı” olarak çalışanlara göre çok daha yüksektir. Özetle ajans mevcut imkanlarının kısıtlı olması ve bu sebeple ekibi genişletememesi yüzünden işi pahalıya maleder, işi daha çok zaman harcayarak üretir, ekip motivasyonu düşer. Yani kar edeyim derken üç kere zarar eder. Tüm bunlara ek olarak potansiyel müşteriler için çalıştırması gereken tasarımcısının zamanını yanlış işlerle doldurduğu için “new business” tarafında da gol yer.
Bu durum devam ettiği müddetçe ajans sarmalın içinde boğulmaya, ekibe yüklenmeye başlar. İş yükü sebebiyle, moraller bozulur, sinirler gerilir, tasarımcı aslında yapması gerekeni yapamadığından şikayet ederken, ajans yöneticisi de işlerin doğru gitmemesinden yakınır.
Bu durumun tam tersi bünyesine tasarımcı dahil edemeyen ajanslarda da olur. Tasarruflu olsun diye uygulamacı grafikerlere veya mac operatörlerine tasarım yaptırmaya çalışınca işlerin birçoğu satılamaz. Ajans yine aynı sinir, moral bozukluğu ve maddi zarar kaybına girer. Üstelik bu kez ajansın potansiyel müşteriler nezdinde reputasyonu da zarar görür, gelecek muhtemel işler daha şimdiden kaybedilir.
Yukarıda bahsi geçen durumlar ayrıca sektörün “turnover”ı yüksek bir sektör olarak tanımlanmasında da önemli bir etkendir.
Reklam ajansları takım oyununun en iyi biçimde sergilenmesi gereken, herkesin kendine özel iş tanımlarının olduğu işletmelerdir. Nasıl futbol takımları sadece defans veya sadece forvet oyuncularından kurulamıyorsa, ajanslar da sırf maliyet yüzünden belirli profildeki çalışanlardan kurulu olamaz. Eğer öyleyse de maç kazanmaları için gerçekten şansa ihtiyaçları vardır.
Peki ne yapılmalı? Herşeyden önce reklamcılığın ve reklam ajansının doğasını ve süreçlerini iyi kavramak, bu doğrultuda iyi bir iş planı hazırlamak gerekir. Reklam ajansı hangi alanda faaliyet göstereceğini, ağırlıklı olarak ne tür işler üreteceğini açık ve net tanımlamalıdır…